logo
Turkish flag
716
BARAJ
624
HES
481
GÖLET VE BENT
302
İÇME SUYU
6,0
MİLYAR FİDAN
45
MİLLİ PARK

Sosyal Medya Hesapları

Prof. Dr. Veysel Eroğlu
Prof. Dr. Veysel EroğluVeyselEroglu03Facebook
Veysel Eroğlu
Veysel Eroğlu@veyselerogluInstagram

HİDROELEKTRİK ENERJİ ÜRETİMİNDE BÜYÜK BİR HAMLE YAPTIK...

Yayınlama Tarihi: 11 Ağustos 2022

YERLİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAĞIMIZ “HİDROELEKTRİK ENERJİ ÜRETİMİNDE” BÜYÜK BİR HAMLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ…

Prof. Dr. Veysel EROĞLU


Barajların içmesuyu temini, sulama ve taşkın kontrolü gibi faydalarının yanında en önemli faydalarından biri de enerji üretimidir. Suyun gücünden istifade ile temiz, yerli ve yenilenebilir enerji olan hidroelektrik enerji üretilmektedir. Ülkelerin enerji tüketimi gelişmişlikleriyle paralellik göstermektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin enerji sarfiyatı ve kişi başına düşen enerji tüketimi fazladır. Hızlı bir şekilde gelişmekte olan ülkemizde her geçen gün enerji tüketimi artmaktadır.

Türkiye’nin cari açığımızın en temel sebebi enerji ithalatından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla barajların inşa edilmesi ve buralarda üretilecek her bir kWh enerji, ülkemizin cari açığının azaltılmasına katkı sunmaktadır.

2019 yılında bütün Dünya’da görülen Covid-19 salgını ile başlayan ve 2022 yılında cereyan eden Rusya – Ukrayna savaşıyla küresel bir enerji krizi ortaya çıkmıştır. Bir anda enerji mes’elesi bütün Dünya’nın ortak gündemi haline gelmiş ve ne kadar önemli olduğu bir defa daha ortaya çıkmıştır. Enerji krizi ile birlikte her bir ülke kendi çapında farklı tedbirler almaya başlamıştır.

Deriner Fotoğrafı

Türkiye, zengin petrol ve doğalgaz rezervleri olan bir ülke değildir. Dolayısıyla dere ve nehirlerini, değerlendirerek yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olan hidroelektrik enerji üretimini arttırması bir zarurettir. Ülkemizin bütün Dünya’da yaşanan enerji krizinden zarar görmemesi veya asgari derecede etkilenmesi için hidroelektrik enerji üretimine büyük ehemmiyet vermesi elzemdir.

Esasında Türkiye, enerjideki bu jeopolitik durumu AK Parti Hükümetimizle birlikte 2003 yılında fark ederek gerekli adımları birer birer atmıştır. Ben de 2003 yılında DSİ Genel Müdürü olunca ülkemizin enerjideki arz talep durumunu incelediğimde, hidroelektrik enerji üretimini arttırmak için büyük bir hamle yapmamız gerektiğini gördüm. Ancak 2003 yılında ülke büyük bir ekonomik krizden yeni çıkmış olması sebebiyle devletin bütçe imkânları çok sınırlı idi. Devlet olarak bekleyen baraj ve hidroelektrik enerji santrallerinin hepsini yapmak mümkün görünmüyordu.

DSİ Genel Müdürü olduğumda bizden önceki koalisyon hükümetleri tarafından DSİ’de ihale edilen işlerin toplam yatırım bedeli eski parayla 82 katrilyon liraydı. Yani 6 sıfırı atınca 82 Milyar TL. O dönem DSİ’nin yatırım bütçesi ise sadece 2 katrilyon liraydı. Dolayısıyla bu bütçe ödeneği ile işler ancak 41 yılda tamamlanabilirdi. O dönem küçük bir gölet dahi ancak 15-20 yılda inşa edilebiliyordu.

Bu durumun önüne geçmek için stratejik bir planlama yaptık. İlk olarak projelerden inşaatının fiziki gerçekleşmesi %80 ve yukarısında olan işlere öncelik verdik. Böylece bu işleri daha kısa sürede tamamlayarak hemen faydaya dönüşmesini ağladık. Ardından kademeli olarak %60, %50 seviyesindeki işlere öncelik vererek tesisleri hizmete aldık.

2003 yılında AK Parti Hükümetimizle birlikte ülke genelinde büyük bir kalkınma hamlesine başlanmıştı. Bu sebeple ülkemizin elektrik ihtiyacındaki artış her yıl ortalama %7 ila %8 oranındaydı. Bu ihtiyacı karşılamak için yapılacak ilk iş çok hızlı bir şekilde baraj ve hidroelektrik enerji santrallerini yapmaktan geçiyordu.

Yukarı Kaleköy Barajı

Ülkemizin enerji üretiminde hayati ehemmiyeti haiz barajlar, ödenek yetersizliği sebebiyle yapılamıyordu ve enerjide sürekli dışa bağımlı durumdaydık. Bu sebeple o dönem Başbakan olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına giderek durumu anlattım ve DSİ yatırım bütçesinin arttırılmasını talep ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız “Veysel Hoca, bu işler parayla olsaydı sana ne gerek vardı.” dedi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu cevabı karşısında ben önce şaşırdım ama akşam başımı yastığa koyunca kendisinin ne demek istediğini daha iyi anlamıştım. İSKİ’de 1,5 Milyar dolar borcu ödeyip hem de 600 tesisi aziz İstanbullulara nasıl kazandırmıştık. Ertesi gün DSİ’de arkadaşlarla oturup beyin fırtınası yaptık ve atacağımız adımları tek tek belirledik.

Daha sonra hidroelektrik enerji üretimini arttırmak için yeni bir yönetmeliğin hazırlığına başladık. Hidroelektrik enerji santrallerinin inşasını özel sektöre açmaya karar verdik. Hidroelektrik enerji santrallerinin yapılması için özel sektörü de devreye sokmamız ve Devletin borçlanma yükünü de kaldırmamız gerekiyordu. Hazırlamış olduğumuz yönetmeliği defalarca okudum. Masanın bu tarafından devlet nazarıyla bakıp okudum, masanın diğer tarafına geçip özel sektör açısından bakıp tekrar okudum. Neticede hazırlamış olduğumuz “Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliğini”, bütün paydaşların fikir ve düşüncelerini almak suretiyle nihai halini oluşturduk.

4628 Sayılı Kanuna göre 26.06.2003 tarihinde “Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği” çıkarılmış ve Özel Sektörün elektrik üretim faaliyetinde bulunmasına imkân tanınmıştır. Böylece ülkemizin hidroelektrik enerji üretimi adına bir milat olmuştur. Uygulamaya koyduğumuz Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği ile söz konusu bu baraj ve HES’leri özel sektöre açtık. Özel sektör bu barajları Yap-İşlet-Devret usulü ile her türlü istimlak ve yapım maliyetlerini karşılayarak bu tesisleri inşa etmiştir.

Özel sektör, inşa ettiği bu HES’lerden enerji üretip belli bir süre sonra bedelsiz olarak Devlete devredecektir. Ayrıca bazı HES’ler üretilen her bir kWh enerji için Devlete katkı payı bedeli de ödemektedir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bir taraftan kendi yatırım bütçesinden baraj ve HES’ler inşa ederken, diğer taraftan da özel sektör HES inşaatlarına başlamıştır. Böylece hidroelektrik enerji üretiminde büyük bir hamle yapılmış oldu.

Borçkaa

AK Partinin iktidarından önce 30 büyük baraj ve HES Projesi ile 14 sulama tesisi için, Hazine garantili olarak Hükümetler Arası İkili İşbirliği Anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmalar için Hazine Müsteşarlığı, Libor + %2,5 kredi faizini kabul ediyor, ayrıca yabancı kredi kuruluşları müteahhitlerden %15’e kadar varan ilave faiz oranları talep ediyordu. Ayrıca ihalede fiyatlar pazarlıkla belirleniyordu. Bu sebeple barajların maliyetleri 5-6 kat artarken, inşaat süreleri de uzuyordu.

Hazinemize çok fazla yük getiren bu durumun önüne geçmek için çok önemli bir kanuni düzenlemeyi hayata geçirdik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Yüce Meclisimizde yapılan kanuni düzenleme sayesinde Hazine garantili olan Hükümetler Arası İkili İşbirliği Anlaşmaları iptal edildi. O dönem, inşaatları başlamış olan Artvin Deriner Barajı ile Karaman Ermenek Barajı haricindeki diğer büyük baraj ve HES projelerinde Hükümetler Arası İkili İşbirliği Anlaşmaları kanuni düzenlemeyle iptal edilmiş oldu.

Yapmış olduğumuz bu reform sayesinde devletimizin üzerinden 65 milyar $ borçlanma yükünü kaldırdık. Netice olarak baraj ve HES’ler tarihimizin en büyük hamlelerini gerçekleştirdik.

Enerji-1

605’i son 19 yılda olmak üzere toplam 743 adet hidroelektrik santrali ile 2003 yılında 26 milyar kWh olan hidroelektrik enerji üretimimiz, DSİ ve özel sektörün gayretleri ile 110 milyar kWh’a yükselmiştir. Daha önce “Su akar, Türk bakar” sözü, artık “Su akar, Türk yapar” olarak değiştirilmiş oldu. Ülkemizdeki her 3 ampulden biri hidroelektrik enerji ile aydınlanmaktadır. Türkiye hidroelektrik enerji üretiminde Avrupa’da 2. sıradadır.

  • 2003 yılından itibaren enerji üretiminde yapılan hamle ile ülkemizin sahip olduğu toplam kurulu güç 99.890 MW’a yükseltildi.

  • Yerli ve yenilenebilir enerji kaynağımız olan hidroelektrik enerji 32.000 MW ile kurulu güç bakımından birinci sıradadır.

  • Doğalgaz çevirim santralleri ise 27.600 MW ile birinci sıradan ikinci sıraya gerilemiştir.

  • Kömür santrallerinden üretilen elektrik üretimi ise 20.300 MW ile üçüncü sırada bulunmaktadır.

  • Dördüncü ve beşinci sırada bulunan yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş ve rüzgâr enerji santrallerinde ise Hükümetimiz döneminde önemli adımlar atılmıştır.

Hat 1

Dolayısıyla Hükümetimiz döneminde yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payı artmıştır. Enerji kurulu gücümüzün %53’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından meydana gelmektedir.

Hidroelektrik enerji üretiminde yapılan kanuni düzenleme ile Devletimizin üzerinden 65 milyar $ borçlanma yükünün kaldırılması ve ardından çıkarılan yönetmelikle enerji üretiminin özel sektöre açılmasının çok önemli faydaları olmuştur. Bunlar;

  • Hazinenin borçlanma yükünün kaldırılması sebebiyle faizlerde önemli oranda düşüş olmuştur.

  • Barajların inşa süresi kısalmıştır. Böylece yapılan yatırımlar çok daha kısa sürelerde faydaya dönüşerek ekonomiye katkı sağlamaya başlamıştır.

  • Yatırımlar, dışa bağımlılık yerine öz kaynaklarla yapılmıştır.

Hesaplamalara göre, hidroelektrik enerji üretiminde yapılan bu reformlar, ülkemizin büyümesinde %3 gibi ilave bir büyüme sağlamıştır. Ayrıca istihdama da önemli bir katkı sağlamıştır. Türk müteahhitlerimizin tecrübesi daha da artmıştır. Böylece ülkemiz müteahhitlik sektöründe Dünya’da Çin’den sonra ikinci sıraya yükselmiştir.

Bilindiği üzere üretilen enerjinin depolanması söz konusu değildir. Dolayısıyla günün bazı saatleri ile bazı dönemlerde özellikle yaz aylarında enerji tüketimi artmaktadır. Bu tüketimi karşılamanın en iyi yolu hidroelektrik enerji santralleridir. Barajlar depolama tesisleri olduğu için özellikle enerji sarfiyatının fazla olduğu dönemlerde hidroelektrik enerji üretimini arttırmak suretiyle bu talebi karşılamak mümkün olmaktadır.

Türkiye, son 19 yılda baraj inşaatlarına büyük önem vererek hidroelektrik enerji üretimini arttırmış ve cari açığın azalmasına büyük katkı sağlamıştır. Tamamlanan onlarca proje, toplu açılış merasimleri ile Aziz Milletimizin hizmetine sunulmuştur.

Toplu açılış merasimlerini ilk olarak DSİ Genel Müdürü olduğum dönemde biz başlattık. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde tamamlamış olduğumuz tesisleri mahallinde açmak için kendisine arz ettiğimde “Veysel Hoca ben bu tesislerin her birini yerinde açarsam başka bir iş yapmaya vaktim kalmaz.” demişti.

Bunun üzerine kendisi, temel atma merasimlerini bizim yapmamızı, açılışlardan ise 10 milyon TL’nin altındaki tesisleri Milletvekilleri ve Valilerin, 10 milyon TL’nin üzerindeki tesisleri ise bizzat kendisinin toplu olarak açmasının daha uygun olduğunu belirtti. Böylelikle ilk defa Toplu Açılış Merasimleri yapılmaya başlanmıştır.

İlk toplu açılış merasimi ise 10 Ekim 2003 tarihinde 53 tesisin hizmete sunulduğu merasim olmuştur. Mübarek Berat Gecesinin gününde Ankara’da gerçekleştirdiğimiz toplu açılış merasiminde yine bir ilke imza atarak 8 ayrı noktaya canlı bağlantı yapılmıştır. Bu teknoloji ilk defa DSİ’de bizim dönemimizde başlamış ve ilerleyen yıllarda gelenek haline gelerek devam etmiştir.

Toplu Açılış 1

Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle pek çok defa toplu açılış merasimleri tertip edilmiştir. Bu gün de yine bu tarihi anlardan birine şahitlik edeceğiz. Neredeyse tamamının temelleri Bakanlığım döneminde atılan ve yine Bakanlığım döneminde büyük oranda inşaatlarını tamamladığımız 16 milyar TL maliyetinde 34 tesis, DSİ Genel Müdürlüğü ve Özel Sektör işbirliği ile tamamlanarak hizmete sunulmaktadır.

34 adet hidroelektrik santralin toplam kurulu gücü 653 MW olup, bu tesisler ile yıllık 2,3 milyar kWh elektrik enerjisi üretilebilecektir. Toplam yatırım tutarı 16 milyar TL olan 34 adet hidroelektrik santralimizin ülke ekonominse yıllık katkısı ise 2,7 milyar TL olacaktır.

Hidroelektrik enerji; yerli, yenilenebilir ve milli bir enerji kaynağıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın uğurlu elleriyle hizmete alınacak tesislerin ülkemize ve Aziz Milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Su Gibi Aziz Olunuz…


En Yeni Basılı Eserleri

28/02/2025