logo
Turkish flag
714
BARAJ
622
HES
480
GÖLET VE BENT
301
İÇME SUYU
6,0
MİLYAR FİDAN
45
MİLLİ PARK

Sosyal Medya Hesapları

Prof. Dr. Veysel Eroğlu
Prof. Dr. Veysel EroğluVeyselEroglu03Facebook
Veysel Eroğlu
Veysel Eroğlu@veyselerogluInstagram
<< Önceki HaberSonraki Haber >>

MARMARA VE HALİÇ GERÇEKLERİ...

Yayınlama Tarihi: 12 Haziran 2021

1994 Öncesi İstanbul’a Çevre Faciası Yaşattılar…


İstanbul daima suyla yoğrulmuş bir şehirdir. Ancak tarih boyunca şehre su temini hep önemli bir mes’ele olmuştur. Kısacası İstanbul, suya hasret bir şehir olmuştur. İmparatorlar ve Padişahlar İstanbul’un su mes’elesiyle bizzat ilgilenmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman, İstanbul’un su mes’elesini çözmesi için Mimar Sinan’ı bizzat vazifelendirmiştir. Dolayısıyla İstanbul’un su mes’elesini günümüz esasında değil, geçmişle birlikte değerlendirmek gerekmektedir.

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür. Yani insan hafızası unutkandır. Özellikle 30 yaşının altındaki vatandaşlarımızın daha iyi bilmesi için 1994 öncesini hatırlamakta fayda vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Büyükşehir Belediye Başkanı olmadan yani 1994 öncesinde şehri çevreleyen çöp dağları ve açıktan akan lağım dereleri yüzünden İstanbul kirlilikten geçemiyordu. En kalabalık caddelerde bile çöp dağları oluşmuştu. Haliç adeta bir lağım çukuru idi. Hiçbir canlı yaşamıyordu.

İstanbul;

  1. Susuzluk,

  2. Kanalizasyon sularının doğrudan sokaklardan ve derelerden akması,

  3. Çöp dağları ve

  4. Haliç’in lağıma dönmüş durumu yüzünden yaşanamaz bir şehir haline gelmişti.

Şehri bu hale getiren malum zihniyetin bugün çıkıp konun uzmanıymış gibi konuşması şaşkınlığa sebep olmaktadır. İstanbul’u çevre felaketiyle yaşanamaz bir hale getiren malum zihniyet yüzünden, yabancı ülkeler İstanbul’da bulunan Konsoloslarına çevre tazminatı adı altında ödeme yapıyorlardı. Gazeteler, şehrin kirli havası ve pis kokusu sebebiyle promosyon olarak gaz maskesi dağıtıyorlardı.

1.  İSTANBUL’UN SUSUZLUKLA MÜCADELESİ VE İSKİ SKANDALI…

Malum olduğu üzere 1994 yılından önce İstanbul’un nüfusu 6,5 milyondu. Şehrin nüfusu yılda takriben 400.000 artarken, buna bağlı olarak içmesuyu ihtiyacı da artmaktaydı. Bu duruma rağmen o zamanki idarecilerin su kaynaklarını zamanında geliştirememesinden dolayı mevcut kaynaklar yetersiz kalıyordu.

İSKİ Skandalı diye tabir edilen skandal, şehri yönetemeyen malum zihniyetin skandalıdır. 1994 öncesi İstanbul’u yönetemeyenler susuzluktan şehri Kerbela’ya çevirmişti. İstanbullular tarihlerinin en kötü dönemini yaşıyorlardı. Musluklardan günlerce değil, aylarca su akmadığı için vatandaşlar semtler arası mekik dokuyordu. Kadınlar ellerinde bidon ve kovalarla su tankeri yolu gözlüyordu.

Su

Mahalle aralarında benzin satar gibi su satış istasyonları kurulmuş, vatandaşlar su satış istasyonları kuyruğunda parayla su almak için bekler olmuştu. Şehirde su turizmi başlamıştı. İstanbulluların en büyük lüksü “haftada bir gün verilecek suya razıyız ama hangi gün verileceğini bilelim” idi.

1994 öncesinde İstanbul; suyu akmayan, binaların bodrumlarına büyük depoların yapıldığı, mutfak ve banyoları su bidonları ile dolu bir şehir haline gelmişti. İstanbul’un su şebekelerinde %65 kayıp olduğu için şehre günde ancak 250.000 m3 ila 300.000 m3 arasında su temin edilebiliyordu. Altyapı yoktu veya tamamen eleğe dönmüştü.

Kurak dönemlerde ise çok az miktarda su iletilebiliyordu. Hatta Terkos Gölüne Karadeniz’den deniz suyu katılıyordu. Susuzluk sebebiyle kolera vakıaları artmış, salgın hastalıklar insan sağlığını tehdit eder hale gelmişti. Özellikle çocuklarda bitlenme hadiseleri sıklıkla görülmeye başlamıştı. İstanbul’da o dönemde yaşanan su sıkıntısı karikatürlere dahi mevzu bahis olmuştu. Suya hasret kalmış İstanbullular isyan bayrağını açmış, her gün İBB ve İSKİ önünde protesto gösterileri yapıyordu. Belediye şehri yönetemiyordu. İSKİ’nin borcu 1,5 milyar $’dı.

su sırası

2.  CADDE VE SOKAKLARDA ÇÖP DAĞLARI OLUŞMUŞTU…

1994 öncesi malum zihniyet, cadde ve sokaklarda çöpleri toplayamıyordu. Şehrin her yerinde çöp dağları oluşmuştu. Bu çöp dağları 1993 yılında bir ağıta dönüştü. Bir çöp dağına dönüşen Ümraniye’deki Hekimbaşı çöplüğünde biriken metan gazı sıkışma sebebiyle bir volkan gibi patladı. Bu çöp faciası, 40 gecekonduyu yuttu ve 38 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Ümraniye

3.  HALİÇ’İN DURUMU İÇLER ACISIYDI…

İstanbul’un göz bebeği olan Haliç, diğer adıyla Altınboynuz, üzerinde sandal sefalarının yapıldığı, sularında balıkların tutulduğu muhteşem bir tabiat harikasıydı. 1994 öncesi İstanbul’da yaşanan çevre kirliliğinden Haliç de nasibini almıştı. 1994 yılından önce ağır kokuların yükseldiği Haliç, hiçbir canlının yaşayamadığı, adeta bir lağım çukuru halindeydi. Su yerine balçık şeklinde bir çamur tabakası oluşmuştu.

Atıksular ve çamurla tamamen dolmuş olan Haliç’in rengi değişmiş, pis kokusu uzaklardan hissedilir hale gelmiş, deniz motorları ile ulaşım durmuştu. O dönemde Haliç’te ve kıyılarda hiçbir canlı yaşayamadığı gibi, pis koku kilometrelerce öteden hissedilmekteydi. İstanbul’daki bütün plajlar kapatılmış, denize girilebilecek hiçbir yer kalmamıştı.

Organik maddelerin havasız ayrışmasından doğan metan, hidrojen sülfür gibi gazların kokusu kilometrelerce öteden hissedilir hale gelmişti. Velhasıl Haliç utanılacak bir durumdaydı. Bütün bunlar beraberinde sağlık problemlerinin artmasına sebep olmuştu. Vatandaş artık bu pis kokudan illallah etmişti. Haliç’in bu kirliliği sadece İstanbulluların değil bütün ülkenin gündemindeydi.

1994 öncesi İstanbul’da oluşan atık suların sadece %5’i toplanıp ön arıtmadan geçiyor, geri kalan %95’i Haliç’e, derelere ve doğrudan denize akıyordu. Haliç için projeler yapılmıştı. Bu projelerden birinde “Haliç artık kurtulamaz, Haliç’i hafriyat topraklarıyla dolduralım, ortasından da bir dere akar” şeklinde olan proje ödül almıştı.

Bataklık

İSTANBUL ARADIĞI KAHRAMANI BULDU

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 1994 yılı, İstanbul ve İstanbullular için bir milat olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince beni de İSKİ Genel Müdürü olarak vazifelendirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ, malum zihniyetin yaşanılamaz hale getirdiği şehri, Dünya’nın en güzel ve en yaşanılabilir şehri haline getirmiştir. Yukarıda sıraladığımız 4 önemli konunun üzerine bir bir giderek, İstanbul’u çiçek gibi yaptık.

1.  İSTANBUL’UN İÇMESUYU MES’ELESİNİ KÖKÜNDEN ÇÖZDÜK…

5 Mayıs 1994 Cuma günü İSKİ Genel Müdürü olarak vazifeye başladım. Yaptığımız inceleme ve çalışmaların neticesinde 1 Ocak 1995 Saat 08.59’da su kesintisine son vereceğiz dedik ve bunu başardık.

7 Dereden 7 Tepeye suyu ilettik. Istranca derelerinin ilk barajı olan Düzdere Barajının temelini 21.07.1994 tarihinde yeniden attık. Çünkü ihale edilmiş fakat malum zihniyetin sakndalı sebebiyle ilerleme kaydedilmişti. 1995 yılında Istıranca Dereleri Projelerinin 1. Kademesini teşkil eden;

  1. Düzdere

  2. Kuzulu Dere ve

  3. Büyükdere Barajlarını

1997 ile 2000 yılları arasında da 2. Kademeyi teşkil eden;

4. Elmalıdere 5. Sultanbahçedere 6. Kazandere ve 7. Papuçdere Barajlarını hizmete aldık.

ıstranca

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde İSKİ’nin yürüttüğü çalışmalar ile 7 dere 7 tepeyle buluşturulmuş ve yıllık 235 milyon m3 su şehre getirilmiştir. İSKİ ayrıca 1996 yılında Şile Keson kuyularını ve 1998 yılında da Sazlıdere Barajını hizmete alarak yıllık 85 milyon m3 su daha devreye alındı. 1994 yılından 2019 yılına kadar 25 yılda İstanbul’a muazzam içmesuyu yatırımları yaptık.  İSKİ Genel Müdürlüğü olarak 600 adet tesis hizmete aldık.

  • Dev isale hatları,

  • İçmesuyu arıtma tesisleri,

  • Terfi merkezleri,

  • İçme suyu hazneleri ve

  • Şebeke hatları inşa ettik.

Böylece İstanbul’un su hasretine son verilmiş ve İstanbul’da Su Medeniyeti yeniden tesis edilmiştir. Daha sonra Yeşilçay Sistemi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafından Başbakanlığı döneminde 31 Mayıs 2003 tarihinde hizmete alınarak, İstanbul’a yılda 145 milyon m3 su daha verilmiştir.

Su Kaynaklarının Kapasitesini 10 Katına Çıkarttık…

1994 ile 2019 yılları arasında yaptığımız çalışmalar neticesinde su kaynaklarının kapasitesi büyük oranda geliştirilmiştir. Geçmişte su verilemezken su kaynakları 10 katına çıkartılmış ve İstanbul suya doymuştur.

İsale hattı uzunluğu 227 km’den 2.602 km’ye, içmesuyu şebeke hattının uzunluğunu ise 19.146 km’ye çıkarttık. Bu büyüklükteki uzunluk ekvator uzunluğunun yarısına tekabül etmektedir. Eski borular değiştirildi. Böylece şebekelerin içmesuyu kaybını %65’ten %25’e düşürdük. Dünyanın en ileri içmesuyu arıtma tesislerini İstanbul’a kazandırdık.

  • Fatih Sultan Mehmet İçmesuyu Arıtma Tesisi

  • Cumhuriyet İçmesuyu Arıtma Tesisi

  • Kağıthane İçmesuyu Arıtma Tesisi

  • Ömerli Muradiye İçmesuyu Arıtma Tesisi

  • Yavuz Sultan Selim İçmesuyu Arıtma Tesis

  • İkitelli 2. Bayezıt İçmesuyu Arıtma Tesisi 

Halihazır kapasite günlük 4,4 milyon m3’tür.  İstanbul’un su ihtiyacı günlük 3 milyon m3 olmasına rağmen su ihtiyacının 1,5 katı kapasitede içmesuyu arıtma tesislerini hizmete aldık.

İçmesuyu Arıtma Tesisi
Susuzluktan Kerbelaya Dönmüş İstanbul’a Avrupa Birliği Standartlarında Su Verdik…

Yaptığımız çok ileri içmesuyu arıtma tesislerinin çıkış suyunda ve şebekede 163 parametrenin analizi yapılabilmektedir. Kağıthanede ileri teknoloji ile donatılmış modern bir laboratuvar kurduk. TSE, Dünya Sağlık Teşkilatı, ABD Çevre Koruma Ajansı ve Avrupa Birliği standartlarına uygun su verilmeye başlanmıştı.

İstanbul’umuzda her noktaya su ulaştırmak için 300.000 kW gücünde 79 terfi merkezi ve 800.000 m3 suyu depolayabilecek 61 büyük su haznesi inşa ettik. Su kaynaklarının ve su dağıtımının optimum yönetilmesi için ileri su kumanda sistemi (SCADA) kurduk.

Geçmişte sadece Aksaray’da İstanbul abonelerine hizmet verilmeye çalışılıyordu. 1994 yılından sonra İstanbul’a yayılmış 30 İSKİ Şube Müdürlüğü tesis edilerek müşterilere daha kaliteli ve hızlı hizmet sunulmaktadır. 

En ileri bilgi işlem merkezini kurduk. Yabancı yazılımları çöpe attık, kendi yazılımlarımızı yazdık. İleri teknoloji ile müşteri memnuniyetinde %97’ye ulaşıldı. Türkiye’de ilk defa Coğrafi Bilgi Sistemini (CBS) İSKİ’de hayata geçirdik. Artık İstanbul’un altında ve üstünde ne varsa CBS ile görülebilmektedir.

İstanbul’u, 1994 öncesinde 6,5 milyon nüfuslu şehre yeterli içmesuyu sağlayamayan bir yönetimden devralmıştık. Yaptığımız çalışmalarla, nüfusu 16 milyona ulaşan İstanbul’u, musluklarından kesintisiz su akan bir şehir haline getirdik. 

İstanbul’un 2071 Yılına Kadar İçmesuyu Mes’elesini Çözdük…

1994 öncesi İstanbul’da yaşanan büyük su sıkıntısını, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Allah’a şükür biz çözdük. Ardından gelen Belediye Başkanlarımız döneminde de hem İSKİ, hem de DSİ marifetiyle yeni projeler geliştirdik.

İstanbul 16 milyon nüfusu ile pek çok ülkeden daha fazla nüfusa sahip bir şehirdir. Dolayısıyla bu büyüklükteki bir şehrin gelecek 10 yılını, 20 yılını ve hatta 50 yılını planlamamız gerekmekteydi. Bu büyüklükteki bir şehri tek kaynağa bağlamak asla kabul edilemezdi.

1994 öncesi yaşanan sıkıntıları tekrar yaşamamak için İstanbul’a köklü çözüm olacak Melen Projesini hayata geçirdik. İstanbul’un içmesuyu ihtiyacını 2071 yılına kadar teminat altına alan Melen Projesi, Cumhuriyet tarihinin en büyük içmesuyu temin projesidir. Melen Projesi, toplam 4 safhadan müteşekkil olup nihai safhası tamamlandığında İstanbul’a yıllık takriben 1 milyar m3 ilave su temin edilecektir.

Melen Harita

Projenin ilk 3 safhası tamamlanmış olup, 4. safhasında ise çalışmaların büyük bölümü tamamlanmıştır. Projenin birinci kademesi 2007 yılında vuku bulan kuraklık yüzünden öne çekilerek Ekim 2007‘de devreye alınmıştır. Melen Regülatöründen alınan su, inşa ettiğimiz isale hattı ile 20 Ekim 2007 saat 16.59’da Ömerli Barajına aktarılmıştır.

İkinci merhalede Cumhuriyet İçmesuyu Arıtma Tesisi ile Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan, bitmiş çapı 4 metre ve uzunluğu 5.551 metre olan dev tünel inşa edilmiştir. Bu tünel deniz seviyesinin 135 metre altından geçmektedir. İkinci merhale inşaat çalışmaları 12.12.2012’de tamamlanarak Melen suyu Asya yakası ve Boğaz Geçiş Tünelinden Kâğıthane Arıtma Tesisine ileterek Avrupa yakasına verilmiştir.

Projenin üçüncü merhalesi ise inşa edilen iki ayrı isale hattı bulunmaktadır.

Projenin dördüncü kademesi ise Melen Barajıdır. Melen Barajı da İstanbul’un içmesuyu arz-talep grafiğine göre planlandığı gibi devam etmektedir. Projenin tamamlanan ilk üç merhalesi ile Melen suyu, 2007 yılından beri İstanbul’a iletilmektedir. İstanbul’un su sarfiyatının takriben %50’si Melen ve Yeşilçay’dan sağlanmaktadır.

2.  İSTANBUL’UN ÇÖP PROBLEMİNİ ÇÖZDÜK, ÇİÇEK GİBİ YAPTIK…

Sayın Cumhurbaşkanımız 27 Mart 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesiyle birlikte çöp problemine de son verilmiştir. Bu tarihten itibaren özellikle çevre alanında muazzam yatırımlar bir bir hizmete alınmaya başlandı. Avrupa ve Anadolu Yakasında 2 adet katı atık düzenli depolama sahası kuruldu ve çöpler düzenli olarak toplandı.

Atıkların geri kazanımına önem verildi ve atıktan gübre üreten kompost tesisleri kuruldu. Tıbbi atıkların sağlıklı bertarafı için de yakma tesisi kuruldu. Çöp gazından ilk defa elektrik üretildi. Hava kirliliğinin önlenmesi için kaliteli olmayan kömürlerin şehre girişi yasaklandı. Hava kirliliğine köklü çözüm için doğalgaza ağırlık verildi ve kısa sürede şehrin tamamı doğalgaza kavuştu.

3.  ALTIN BOYNUZ HALİÇ ESKİ GÜNLERİNE DÖNDÜ…

İstanbul’un su meselesini halledince sıra Haliç’e gelmişti. 1997 Yılını Haliç Yılı ilan ettik. Haliç’i kurtarmak için Dünyanın en büyük çevre koruma projesini tatbik ettik. Haliç’i kurtarmak için 4 temel hususu yerine getirmek gerekiyordu.

  1. Haliç’te 30-40 yıldan beri biriken 5 milyon m3 çamur tabakasının temizlenmesi.

  2. Haliç’e giren evsel ve sanayi atıksularının girişini engellemek,

  3. Geçmişte Toplanamayan çöplerin düzenli toplanması ve bertaraf edilmesi, 

  4. Derelerin ıslahı,

Çamur tabakasının temizlenmesi, çöplerin düzenli toplanması ve bertarafı ile ilgili işlemler İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Dere ıslahları müştereken, Atık suların Haliç’e girişini engelleyecek olan bütün altyapı tesisleri de İSKİ tarafından yapıldı. Haliç’teki ilk hedef çamurların temizlenmesi ve kokunun giderilmesiydi.

İBB Haliç tabanındaki 5 milyon m3 çamuru, Dünyada nadir olarak uygulanan bir teknolojiyle, bir boru hattı vasıtasıyla Alibeyköy’deki eski bir taş ocağına pompalamıştır. Burada çöken çamurun üst kısmındaki duru su filtrelerden süzülerek tekrar Haliç’e verilmiştir. Taşocaklarına basılan çamurun kuruması ve zeminin sağlamlaşmasının ardından bu araziye İstanbul’un ve Türkiye’nin en büyük eğlence merkezi olan Vialand projesi inşa edildi.

Haliç.

Projenin ikinci kısmı ise Haliç’e deşarj edilen atıksuları toplamak ve arıtmaktan geçiyordu. Burada İSKİ olarak Kuzey ve Güney Haliç Projesini geliştirdik ve Haliç’e deşarj edilen atıksuları toplayıp arıtmaya tabi tuttuk.

1- Kuzey Haliç Projesi,

Haliç’in kuzeyinden, Haliç’e giren atıksuları kesmek maksadıyla Cendere’den başlayarak Baltalimanı’na kadar, uzunluğu 30-40 km, çapı 3,6 m’ye varan dev tüneller, kollektörler inşa edilerek bütün bu atık sular toplanıyor, Baltalimanı’na kadar getiriliyor.

Kâğıthane, Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerinin atıksuları kolektörler vasıtasıyla Baltalimanı ön tasfiye tesislerine getirilerek, burada arıtmadan geçiriliyor. Daha sonra da atıksu arıtma tesisinde arıtıp Boğaz’ın 76 metre derinliğinde Karadeniz’e giden dip akıntısına veriliyor.

Böylece Haliç’in kuzeyinden atıksu girişi engellenmiştir. Göktürk köyü civarından gelen atık suları toplayacak 15 km uzunluğunda bir atıksu kollektörü ile oradan gelen atıksular da kesilmiştir.

Kuzey Haliç mega projesinin en önemli adımlarından birisi olan bu tesisin hizmete alınması ile hem Haliç hem de Marmara Denizi'nin kirlenmesi önlenmek suretiyle, İstanbullulara daha sağlıklı ve temiz bir çevre meydana getirilmiştir.

2- Güney Haliç Projesi,

Özellikle Alibey ve Küçükköy deresinde atıksu kolektörleri yaptık. Silahtarağa’ya bir terfi merkezi inşa ettik, bütün atıksuları topluyor, Yenikapı’ya getiriyor burada arıttıktan sonra Ağırkapı’dan yine Boğaz’ın dip akıntısına verdik. Böylece Haliç’e kuzeyden ve güneyden herhangi bir atıksu girişi olmadı.

Eminönü civarında çok zor olduğu için yıllardır yapılamamış bir atıksu toplayıcı hattı inşaatını özellikle Unkapanı Köprüsü ile Sarayburnu arasındaki problemi çözmek içinde Türkiye’de ilk defa ‘köstebek’ diye tabir edilen, yer altından boru itme metoduyla inşaatı tamamladık hizmete açtık. Günlük 300.000 m3 atıksu Yenikapı’ya, günlük 300.000 m3 atıksu da Baltalimanı’na gidiyor. Düşünebiliyor musunuz daha önce günde 600.000 m3 atıksu Haliç’e akıyordu.

Bütün bunların neticesi olarak Haliç’in su kalitesi düzelmiş, kaybolan balık ve deniz canlıları geri gelmiş ve koku problemi kontrol altına alınmıştır. Tekrar hayat bulan Haliç’te koku olmadan artık balık tutuluyor, kayık yarışları yapılabilir hale getirildi.

Ayrıca Haliç ve civarında büyük bir kentsel dönüşüm yapılmış, Koç Müzesi, Haliç Kongre Merkezi, Miniatürk gibi tesisler yapılmış ve bu bölge eskiden olduğu gibi İstanbul’un değerli mekânlarından biri haline gelmiştir.

İstanbul’da daha önceki 50 yılda yapılan tesislerin katbekat fazlası Sayın Recep Tayyip Erdoğan döneminde 4 yılda yapılmıştır. İşte çevrecilik budur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ; 630 milyon dolarlık Haliç Çevre Koruma Projesi ile çarpık yapılaşma ve atıksu kirliliği sebebiyle yok olma noktasına gelen Haliç’i İstanbul’a yeniden kazandırmıştır.

Kısa bir zaman sonra, Haliç’te 48 tür balık ve su canlısı yaşamaya başlamış, çevre düzenlemeleriyle Haliç eski güzelliğine kavuşmuş, insanlar mesire yeri olarak kullanmaya başlamıştır. Haliç, bataklıktan kurtarılmak suretiyle altın boynuz haline getirilmiştir.

Çok geniş kapsamlı olmasına rağmen çok kısa bir zamanda tamamlanan Haliç Çevre Koruma Projesi için yaklaşık 520 milyon dolar harcanmıştır. 2002 yılında Japonya’da metropol belediyelerin çevre projeleri ile alakalı bir yarışma düzenlendi. Bu yarışmaya Haliç çalışmaları ile İSKİ olarak Büyükşehir Belediyesi adına iştirak edildi. Haliç Projemiz dünya metropol belediyelerin çevre projeleri arasında birincilik ödülü aldı.

haliç ödül

4. İSTANBUL’DA OLUŞAN ATIKSULARIN TOPLANMASI İÇİN KANALİZASYON, ATIKSU KOLLEKTÖRLERİ, DEV ATIKSU TÜNELLERİ VE ATIKSU ARITMA TESİSLERİ İNŞA EDİLDİ…

1994 öncesi İstanbul’da oluşan atıksuların ancak %5’inin toplanarak ön arıtma tesislerine verildiğini ifade etmiştik. Dolayısıyla bu konuda İSKİ olarak çok büyük bir hamle gerçekleştirmek için bir planlama yaptık.

Birincisi;

Özellikle bu planlamaya göre; Marmara’ya içmesuyu barajlarına deşarj edilecek olan tesislerin, azot ve fosfor gidermek kaydıyla ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi olarak planladık. Misal olarak Paşaköy’de ve Terkos’ta yapılan atıksu arıtma tesisi en ileri biyolojik atıksu arıtma tesisidir. Türkiye’de böyle bir tesis ilk defa yapılmıştır.

Atıksu AAT

İkincisi;

Marmara Denizine deşarj edilecek atıksuların da biyolojik atıksu arıtma tesislerinde arıtılması planlanmıştır. Misal olarak Tuzla İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi ile Ataköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi bu şekilde planlanmıştır.

Üçüncüsü;

İstanbul Boğazında; iki tabakalı akım vardır. Bunlardan birincisi dip akıntısı olan Marmara’dan Karadeniz’e olan akıntıdır. Dolayısıyla bazı tesislerden ön arıtma ve deniz deşarjı ile atıksular Karadeniz’in ölü kısmına deşarj edilmiştir. Malum olduğu üzere Karadeniz’in alt kısmı tamamen ölü bir denizdir, hiçbir canlı faaliyeti yoktur.

Bunlardan Asya Yakasında;

  • Kadıköy Ön Arıtma Tesisi ve Deniz Deşarjı,

  • Küçüksu Ön Arıtma Tesisi ve Deniz Deşarjı

bu şekilde inşa edilmiştir.

Üsküdar Arıtma ve Deniz Deşarjı daha önce vardı. Ancak bu da rehabilite edilerek bağlanmayan bütün atıksular bu tesise bağlanmış ve denize deşarj edilmiştir.

Avrupa Yakasına gelince;

Kuzey Haliç kollektörleri dev tünellerle Baltalimanı’na kadar ulaştırılmıştır. Türkiye’de ilk defa köstebek olarak tabir edilen tünel açma makinası (TBM) ile Sarıyer’den Baltalimanı’na kadar atıksu tünelleri inşa edilmiş, kollektörler ve kanalizasyon sistemleri Baltalimanı’na bağlanmıştır. Baltalimanı ön arıtma tesisinden İstanbul Boğazının dip akıntısına deniz deşarjı olarak verilmiştir.

Güney Haliçte bulunan atıksular toplanamıyordu. Yenikapı’da ön arıtma ve deniz deşarjı daha önce inşa edilmişti. Fakat bu tesiste bırakın Alibeyköy, Küçükköy, Gaziosmanpaşa’da oluşan atıksuları toplamak, Zeytinburnu, Fatih, Vatan Caddesi ve Eminönü’nde oluşan atıksular bile toplanamıyordu.

Hatta, İSKİ Genel Müdürü olduğum dönemde, o zamanki Zeytinburnu Belediye Başkanı Adil Emecan, bir Cumartesi günü beni arayarak “Sayın Genel Müdürüm, Zeytinburnu’nda çok büyük bir çevre felaketi var, buraya kadar gelebilir misiniz?” diye teklif etmişti.

Zeytinburnu’na gittiğimde, orada bulunan bazı evlerin bodrum katları lağım suyu ile dolu olduğunu görünce hayretler içinde kalmıştım. Belediye Başkanına, biz her ne kadar şuanda içmesuyu temini konusunda yoğun çalışıyor olsak da, Zeytinburnu için gereken terfi merkezini acilen yapacağımızı söyledim.

19 yıl önce temeli atılmış ama malesef inşa edilmemiş olan Zeytinburnu Atıksu Terfi Merkezini, 19 ayda inşa ederek Zeytinburnu ve Bakırköy civarında oluşan atıksuları Yenikapı’ya taşıdık. Yenikapı’da arıtarak Boğaz’ın dip akıntısına deşarj ettik.

Ayrıca Küçükçekmece ve Büyükçekmece’de oluşan atıksular da toplanarak, ön arıtma ve deniz deşarjı ile Marmara’ya deşarj edilmiştir. Bakırköy civarında toplanan atıksular, Merhum Kadir Topbaş tarafından inşa edilen Ataköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisinde arıtılmıştır. Yine Terkos’da tarafımızdan çok ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi inşa edilmiştir. Bunun gibi pek çok atıksu arıtma tesisleri dönemimizde İstanbul’umuza kazandırılmıştır.

Ama 2,5 yıldır ilave atıksu arıtma tesisleri yapılması gerekirken bunların hiçbiri yapılmamıştır.  Hatta “Temel Atmama Merasimleri” yapılmıştır.

Netice olarak kanalizasyon sistemleri, atıksu kollektörleri, atıksu tünelleri ve atıksu arıtma tesisleri inşa edilmiş ve İstanbul’un atıksularının %99’u dönemimizde toplanmış, bunların tamamı arıtma tesislerine bağlanmıştır. 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde ve sonraki süreçte Haliç İstanbul’a yakışır bir şekilde korunmuş ve İstanbul’un incisi olarak korunmuştur. İstanbul’a en büyük çevre yatırımları dönemimizde kazandırılmıştır.

1994

1994–2019 yılları arasında yaptığımız alt ve üst yapı tesisleriyle şehrin çevre problemlerini çözdük, 2071 yılına kadar olan su ihtiyacını karşıladık. Fakat İstanbul büyüyen gelişen dinamik bir şehir olduğu için bu tesislerin işletilmesi çok önemlidir. İstanbul’a sürekli su vermek için bütün tesisler mükemmel olsa dahi yetmez! Kadim İstanbul’umuza ve burada yaşayan aziz kardeşlerimize kesintisiz su vermek için bilgi, tecrübe, şevk ve heyecan ile akıllı bir işletme elzemdir.

Bu vesileyle Aziz İstanbulluları hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Su Gibi Aziz Olunuz…


En Yeni Basılı Eserleri

01/03/2025