Sosyal Medya Hesapları




LİBYA'YA BAHARI GETİRECEK "BÜYÜK SUN'İ NEHİR PROJESİ"...
“LİBYA’DA BÜYÜK SUN’İ NEHİR PROJESİ”
“Great Man Made River Project” Prof. Dr. Veysel EROĞLU - 12.01.2022
Türkiye, 1950’li yıllardan sonra, özellikle Afrika ve Asya’dan binlerce öğrencinin ülkemizde eğitim almaları için imkânlar sağlamıştır. Ülkemize eğitim almaya gelen öğrencilerden biri de, Libyalı Muhammed el Manguş idi. Muhammed Manguş, Kabataş Lisesini tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinde eğitim almış ve buradan da 1964 yılında mezun olmuştur.
Türkiye sevdalısı olan Muhammed Manguş, İTÜ’den mezun olduktan sonra ülkesine dönmüş ve 1969 yılında Libya İmar Bakanı olarak Hükümette yer almıştır. 13 yıl boyunca bu vazifede yer alan Muhammed Manguş, ülkesinde liman ve nehir projelerini yöneten isim olmuştur.
1973 yılında Türk müteahhitlerinin uluslararası alandaki ilk inşaat çalışmalarına başlamasında öncü olan Muhammed Manguş, Libya’nın en büyük limanlarından biri olan Tripoli’nin inşası için Avrupa ve Asyalı çok sayıda müteahhitin teklif vermelerine rağmen, O, Türkiye’ye olan vefa borcu sebebiyle, Türk müteahhitleri tercih etmiştir. Kendisinin “Ne yaparsam yapayım Türklere olan borcumu ödeyemem” dediği bilinmektedir.
1997 yılında Başbakan olan Muhammed el Manguş, ülkemizle olan işbirliğini devam ettirmiştir. Özellikle Türk Müteahhitlerin Libya’dan başlayarak, Ortadoğu, Rusya ve bütün Dünya’ya açılmasında çok büyük katkıları olmuş önemli bir isimdir. Türkiye’ye olan sevdası hiç eksilmeyen Muhammed Manguş, aktif siyaseti bıraktıktan sonra 2002 yılında Libya’nın Ankara Büyükelçisi olarak vazife yapmıştır.
Merhum Muhammet Manguş’un Ankara Büyükelçisi olduğu dönemde, özellikle Manavgat suyunun, Libya’ya taşınması ile alakalı bazı görüşmelerim de olmuştu. Kendisiyle fikir alışverişinde bulunmuştum.
İstanbul Teknik Üniversitesinde öğretim üyesi olarak vazife yaptığım dönemde, Sayın Muhammet Manguş’un daveti üzerine bir hey’etle Libya’ya gitmiştik. O dönem ben İstanbul Teknik Üniversitesinde doçent idim. Kendilerinin “Great Man Made River Project” dedikleri yani “Büyük Sun’i Nehir Projesinde” inceleme yapma imkânımız olmuştu. Sayın Muhammed Manguş, bu büyük proje ile alakalı bize çok tafsilatlı bilgi sunmuştu. Fizan’a dahi giderek çöldeki fosil su kaynağından itibaren bütün safhalarını incelemiştim. Bu proje, Libya’nın ve bölgenin geleceği bakımından çok önemli bir projeydi.
2011 yılında, özellikle Libya’dan başlayarak bölgenin büyük bir bölümüne yayılan “Arap Baharı” ile birlikte, söz konusu bu “Büyük Sun’i Nehir Projesi” de akamete uğramıştır.
Günümüzde ülkede özellikle Bingazi ve Trablus civarında içmesuyu sıkıntısı başta olmak üzere, genel olarak bir su sıkıntısı olduğu bilinmektedir.
Rahmetli Muhammed Manguş’un, Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde sürdürdüğü Büyük Sun’i Nehir Projesinin bu dönemde tahrip edilmeye çalışıldığını görünce çok üzülmüş ve aynı zamanda hayretler içinde kalmıştım.
Maalesef, Batının Libya’da ki huzuru ve istikrarı bozması neticesinde büyük oranda tamamlanmış bu önemli proje, tamamen akamete uğramış ve atıl kalmıştır.
İnşaat çalışmaları büyük ölçüde tamamlanan bu dev projenin, Libya Devleti tarafından yeniden hayata geçirilmesi, ülkenin hem içmesuyu ve sanayi suyu, hem de sulama suyu ihtiyacının karşılanması bakımından çok önemlidir.
Libya için büyük ehemmiyet arz eden bu projenin mutlaka devam ettirilerek hayata geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Türk müteahhitlerimiz, Libya’da yarım kalan bu projeyi kolaylıkla tamamlayacak bilgi ve tecrübeye sahiptir.
Doçent olduğum dönemde bizzat yerine giderek projeyi inceleyen biri olarak ve ülkemizde, KKTC ‘ve Afrika’da çok sayıda su ile alakalı projeyi hayata geçiren birisi olarak Libya’ya her türlü desteği ve tecrübemi aktarmaya hazır olduğumu ifade etmek isterim.
Büyük Sun’i Nehir Projesinin Detayları…
Dünya’nın üçte ikisi sularla kaplı olmasına rağmen, bu suyun ancak %3’ü içilebilir yani tatlı sudur. Söz konusu bu su kaynaklarının dağılımı ise ülkelere göre farklılık göstermektedir. Bazı bölgelerde su kaynakları ihtiyacından daha fazla iken, bazı bölgelerde yeterli su kaynağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla su kaynaklarındaki bu dengesizlik, bazı ülkelerin içmesuyu sıkıntısı yaşamasına sebep olmaktadır. İçmesuyu sıkıntısı çeken ülkeler, kendi imkânları ölçüsünde bu sıkıntıyı aşmaya çalışmaktadır.
Afrika’nın kuzeyinde bulunan Libya da, içmesuyu sıkıntısı çeken ülkelerden biridir. Libya, içinde bulunduğu içmesuyu sıkıntısını aşmak için büyük bir projeyi hayata geçirmiştir. Adına “Büyük Sun’i Nehir Projesi” dedikleri projenin, %95’i çöl olan Libya’nın kuraklığına çare olması planlanmıştır.
Neredeyse hiç yağış almayan Libya’da, ülkenin yıllık yağış ortalaması sadece 100 mm’dir. Bazı bölgelere sadece 5-10 yılda bir kez yağmur yağmaktadır.
20. yüzyılın ortalarında, Libyalılar petrol ararken, Sahra Çölünün doğusunda büyük bir su kaynağı keşfetmiştir. Bulunan bu fosil su kaynağı, Dünya’daki en büyük 12 yeraltı su kaynağından biridir.
Miktarı 2 milyon km3 civarındaki tahmin edilen bu kaynak, Kuzey Afrika’daki 4 farklı ülkenin sınırları içinde yer almaktadır. Muazzam miktara sahip bu kaynağın keşfedilmesi, bütün ülkeyi sevince boğmuştur. 1960’lı yıllarda projenin hayata geçirilmesi için çalışmalar yapıldıysa da, projenin inşaatına ancak 1984 yılında başlanmıştır.

Suyun, Ülkenin Kuzeyine Taşınması Planlandı…
Libya, bu büyük projeyi hayata geçirerek, yeraltından çıkarılacak suyu, ülkenin kuzeyinde bulunan şehirlere taşımayı hedeflemiştir. Toplamda 1.300 kuyu açılmış, 3.500 km uzunluğunda dev isale hatları ve beş ayrı çölde su rezervuarları inşa edilmiştir.
Büyük Sun’i Nehir Projesi, 5 ayrı safhada planlanmıştı. İlk safhada, suyun taşınması için belirlenen hat boyunca kullanılacak 80 tonluk boruların üretimini yapacak fabrikanın inşa edilmesi bulunmaktadır. Fabrikada 4 metre çapındaki devasa borulardan, toplamda yarım milyon adetten fazla üretilmiştir. Ayrıca birçok yerde kullanılacak çeşitli malzemelerin üretimi de bu fabrikada gerçekleştirilmiştir.

Projenin hayata geçirilmesi ile birlikte Libya, dev bir şantiye alanına dönüştürülmüştür. Bu projede çalışmak için Alman, Japon ve Amerikalı birçok yabancı şirket ülkeye gelmiştir. Ayrıca farklı ülkelerden binlerce işçi ülkeye akın etmiştir. Projenin bu ilk safhasında en önemli payı, Güney Koreli firmalar ve uzmanlar almıştır. Çok ağır beton boruları taşıyacak olan kamyonları ve yüklerini kaldırabilecek kalitede son teknoloji yollar inşa edilmiştir. Projenin ilk safhasında, çoğunluğu 500 metre derinlikte olan kuyular açılmış ve 1.200 km uzunluğunda muazzam bir su isale hattı inşa edilmiştir. Borular, 6 metre derinliğe döşenmiş ve toplamda takriben 85 milyon m3 toprak taşınmıştır. Projenin bu ilk etabının maliyeti takriben 5 milyar dolara mal olmuştur.
Trablus’a Kadar Su İletilmiştir…
Projenin ikinci safhası, 1989 yılında başlamış olan Hosuna-Jefara boru hattıdır. 1996 yılında faaliyete geçen 1.732 km uzunluğundaki bu isale hattı ile suyun, Libya’nın en büyük şehri ve başkenti olan Trablus’a kadar ulaştırılması vardı. İkinci safhada sadece Trablus için değil, çevre yerleşim yerlerine de günlük 2,5 milyon m3 su iletilmiştir.
Projenin üçüncü safhası, Al Gardabiya-Assada arası isale hattıdır. 190 km uzunluğundaki bu hat ayrıca birinci ve ikinci safhaları birbirine bağlamaktadır. Projenin üçüncü safhası, ülkenin ikinci büyük şehri olan Bingazi’yi, Koufra Vahası’nın tesislerine bağlamak için yapılmıştır. Bingazi’den inşa edilmesi planlanan ikinci büyük su isale hattı ile Tobruk ve Sirte şehirleri ile tam bir ağ kurulması hedeflenmiştir. Böylesine devasa bir ağın boruları ve betonları için fabrika son hız üretime devam etmiştir. 2011 yılına gelindiğinde Büyük Sun’i Nehir Projesinin planlanan işlerinin çoğu kullanıma hazır hale getirilmiştir.

3.500 km uzunluğundaki Dünyanın en uzun su isale hattı ile su aktarılmaya başlanmıştır. Libya’nın güneyinde yer alan 4 büyük su kaynağından dev borularla günde 6,5 milyon m3 su ülkenin kuzeyindeki nüfuslu bölgelere aktarılmaya başlanmıştı.
2011 yılında başlayan iç karışıklık öncesinde, beş safhadan meydana gelen projenin üç safhası tamamlanmış ve hazır olan devasa sun’i nehir sayesinde dördüncü safha rahatlıkla başlayacak durumdaydı. Bu sun’i nehir sayesinde Libyalılar günde 6,5 milyon m3 tatlı suyu şehirlere ve yerleşim yerlerine ulaştırmayı başarmışlardı. Bu kaynak 8,5 milyon kişiye tedarik sağlayacak seviyeye ulaşmıştı.
Temin edilen su, sadece içmesuyu değil, aynı zamanda ziraata de kullanılıyordu. Zaten suyun %70’inin sulamada kullanılması planlanmıştı. Ülkede, buğday, arpa, sebze ve turunçgillerin üretimini yapan büyük çiftlikler geliştirilmişti. Aslında bu projedeki büyük sun’i nehir, sadece insanlara tatlı su sağlamak için tasarlanmamıştı. İşin temelinde zirai ürünlerin ithalatına olan bağımlılığa tamamen son vermek isteniliyordu.
Çölleşmeyi Önlemeye Çare Olacak Proje…
Büyük Sun’i Nehir Projesinin başka bir hayati faydası daha vardı. Temin edilen içmesuyunun yanında ülkenin kuzeyi ve batısındaki çölleşmenin de önüne geçilmek isteniliyordu. Ülkede yeşil alanlar artıyordu. Ancak bu projenin maliyeti oldukça fazlaydı. Bazı kaynaklara göre projenin toplam maliyeti 25 milyar doların üzerindeydi. Bu durum bazı art niyetli mihraklar tarafından sürekli Libya halkının gündemine getiriliyordu. Fakat aklıselim bir hesap yapıldığında projenin maliyeti, kazancının yanında çok küçük kalıyordu.
Esasen, Libya’da yaşanan iç karışıklık öncesinde projenin büyük bölümü zaten tamamlanmıştı ve 2015 yılında bütün safhalarının tamamlanması hedefleniyordu. Yani proje takriben 20 yıl boyunca planlandığı gibi devam etmiş ve son 4 yılı kalmıştı. Libya, projenin inşasında sadece kendi mali kaynaklarını kullanmış, dışarıdan herhangi bir kredi almamıştı.

Libya’nın dışarıdan borç alınmamış olması bazılarının hoşuna gitmemişti. Dünyada bazı kesimlere hizmet eden medyanın çabası ile proje akamete uğratılmaya başlanmıştı.
Büyük Sun’i Nehir Projesi, 2008 yılında Guinness Rekorlar Kitabına da girmişti. Dünya’daki sulama sistemleri arasında en büyüğü olarak rekorlar kitabında yerini almıştı. Batı medyası, bu muazzam projeyi çok fazla gündeme getirmek istememiştir.
Esasında Libyalılar, binlerce hektar araziyi sulayabilen ve çölleşmeye yüz tutmuş bölgeleri ziraata kazandıran muazzam bir projeyi hayata geçirmişlerdi. Ancak, 2011 yılında yaşanan iç karışıklık sebebiyle bu devasa proje durmuştur.
Günümüzde söz konusu bu proje ülkede bir öncelik teşkil etmemektedir. Hatta bu husus gündeme dahi gelmemektedir. Ayrıca iç karışıklık sırasında, projenin tamamlanan kısımlarına saldırılar gerçekleştirilmiş ve proje zarar görmüştür.
Netice olarak son yıllarda ülkede içmesuyu sıkıntısı tekrar yaşanmaya başlamış, Trablus ve Bingazi çevrelerinde içmesuyu sıkıntısı hat safhaya ulaşmış durumdadır. Gerek terfi merkezlerinin bakımının yapılmayışı, gerekse yaşanan bazı silahlı saldırılar neticesinde Büyük Sun’i Nehir Projesinin alt yapısı her geçen gün daha da zarar görmektedir.
Projede yaşanan bütün bu menfi etkilerin neticesinde, ülkede çölleşme tekrar başlamış durumdadır. Büyük Sun’i Nehir Projesi, herhangi bir kesintiye uğramadan tamamen uygulanmış olsaydı, Kuzey Afrika, Dünya’nın zirai ürünler ambarı haline gelebilirdi.
Ülkede iç karışıklık olmasaydı, Libya’da suyla gelen bir Arap Baharı yaşanabilirdi. Sadece Libya’nın değil, Afrika’nın tamamının gıda mes’elesi, bu proje ile karşılanabilir, neticesinde istikrarlı ve tam bağımsız bir Libya meydana gelebilirdi. Libya’nın güçlenmesi ve ekonomide tam bağımsız olması, bölge ülkelerinde de lokomotif etkisi oluşturacaktı. Ama maalesef bu proje tamamlanamadı.
Libya Devletinin bu muazzam projeyi tekrar hayata geçirmek için çalışma yapması gerekmektedir. Biz Türkiye olarak, dost ve kardeş ülke Libya’ya her türlü desteği vermeye hazırız. Türk müteahhitlerimiz, Libya’da yarım kalan bu projeyi kolaylıkla tamamlayacak bilgi ve tecrübeye sahiptir.
Ben de doçent olduğum dönemde bizzat yerine giderek incelediğim bu projenin hayata geçirilmesini gönülden destekliyorum. Projenin tamamlanması için her türlü desteği ve tecrübemi aktarmaya hazır olduğumu ifade etmek isterim.
